“HMM… ARNAVUTLUK MU?”
“Orası da neresi?”
“Arnavutluk’ta deniz mi var?”
Kafanızda oluşan bu soruların hepsinin cevabı “Evet…” Nasıl mı? İşte size Avrupa’da gizli kalmış cennet Arnavutluk’ta geçen bir hafta.
Yazı böyle başlıyor ama, öncesinde küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Haziran ayında gidip çok beğendiği, vizesiz gidebiliceğiniz bu güzel ülkeyi bu defa oğlumun anlatımı ve fotoğraflarıyla paylaşıyorum. Gezilecek yerler, ülke içindeki ulaşım ve yiyecek içecek fiyatları... Kendi başına gezmeyi seven gezginler için keyifli ve bilgilendirici bir yazı olmuş. Oğluma bu güzel paylaşımı için teşekkür edip, sizlere keyifli okumalar dilerim.
Vize alacak kadar vaktimiz olmayınca vizesiz gidilecek yerleri araştırırken muhteşem plajlar, tarihi yerlere sahip olan bir ülke ile karşılaştık. Önce bizim de tereddütlerimiz vardı. Hatta birkaç kaynak dışında fazla bilgi bile bulamadık. İlk olarak uçak biletlerimizi aldık. Sonrasında da otelimizi ayarladık. Ancak, oteli gittiğinizde de rahatlıkla bulabilirsiniz.
Yaklaşık 1 saatlik uçak yolculuğunun ardından Tiran’a indik. Havaalanında yaklaşık 40 dakika kadar bavul bekledikten sonra saat başında kalkan servisi de kaçırdık. Orada aynı uçaktan indiğimiz kişilerle bize doğru yaklaşan taksicilerden biriyle kişi başı 4 Euro’ya anlaştık. Şehir merkezine 20 dakikalık bir yolculuktan sonra İskender Bey Meydanı’na geldik. Arnavutluk kendi para birimi olan ‘Leke’ kullanıyor. İkinci alternatif ise Euro. Etrafta çok fazla döviz bürosu olmadığı için çok miktarda para çevirmek avantajlı olacaktır.
Dağların arasına kurulu eski bir Osmanlı yerleşimi olan Gjirokastra
İlk durağımız olan Gjirokastra’ya gideceğimiz otobüsü aramaya başladık. Tiran’da belirli bir otobüs garı yok. Her şehrin otobüsü farklı bir köşeden kalkıyor. Sora sora Kavasje Bulvarı’nda olduğunu öğrendik ve yürüyerek zor da olsa ulaştık. Bir kişi 1000 Leke yani 20 TL. Yolculuk yaklaşık 4 saat sürdü ve şiddetli yağmurda keskin virajlı yollarda bayağı zorlu geçti ama sonrasında ulaştığımız yer gerçekten görülmeye değerdi. Dağların arasına kurulu eski bir Osmanlı yerleşimi olan Gjirokastra’da sokaklar ve evlerin doğallığı bozulmamış, kendinizi adeta o dönemlerde gibi hissediyorsunuz.
Gjirokastra Kalesi
Hemen bir otele yerleştik ve bir şeyler yemek için restorana geçtik. Tavuk fileto, köfteli büyük bir çorba, bira ve suya toplam 20 TL verdik. Arnavutluk’ta genel olarak hayat ucuz ancak çoğu yerde kredi kartı geçmiyor. Ona göre hazırlıklı gitmekte fayda var. Karnımızı da doyurduktan sonra kaleye doğru tırmanışa geçtik. 15 dakikalık dik bir tırmanışın ardından ulaşılan kaleye giriş 200 Leke. 1 TL 45 Leke’e karşılık geliyor. Kaleyi de gezdikten sonra akşam yemeğinde Kujtimi Restaurant’a gittik. Yarım kilo pirzola, köfte, yarım litre şarap ve özel yoğurtlu mezeleri Kifki’den söyledik. Etleri gerçekten çok lezzetli ve ucuz. Hepsine toplam 30 TL ödedik, üzerine bir de kiraz hediye ettiler.
Lekursi Kalesi’nden Saranda manzarası
Ertesi sabah erkenden kalkarak sabah 9’daki asıl hedefimiz olan Saranda’ya giden otobüsü yakalamak istedik ancak taksi şoförümüz pazarlık etmek bahanesiyle bizi oyaladığı için bunu başaramadık. Bizde aynı yerden kalkan minivanla yolumuza devam etmek zorunda kaldık. Bunun için de bizden kişi başı 7 TL aldılar. Yaklaşık 40 dakikalık yolculuktan sonra otelimiz Seaside Saranda’ya ulaştık.
Seaside Saranda
Saranda merkezine 2 kilometrelik mesafede olan otelimizin önünde muazzam bir deniz vardı. Tüm yorgunluğumuzu almaya yetti.
Antik kent Butrint
İlk günü burada geçirdikten sonra ertesi sabah antik kent Butrint’e geçtik. Saatte bir kez olan otobüsü yakalayarak Butrint Park’ın kapısında indik. Yaklaşık 30 dakika süren bu yolculuğu 1 TL’ye yaptık. Eski Roma’dan kalma bu antik kente giriş 15 TL. Gezmek yaklaşık 2 saat sürdüğü için günlük planlarınızı ona göre ayarlayabilirsiniz.
Birbirinden güzel doğal plajların yer aldığı Ksamil
Bir sonraki gün de müthiş plajların yer aldığı Ksamil’e gitmek için yine aynı otobüsü yakaladık. Butrint’ten önce olan Ksamil’de 3 tane durak var 3’üncü de indiğiniz zaman en iyi yerine gelmiş oluyorsunuz. Çünkü 3 adaları gezmek için en uygun plajlar burada. Plajlara giriş fiyatı değişiklik gösteriyor ama ortalama 12 TL civarında. Tam karşınızda yer alan 3 adayı gezmek için ise en iyi yöntem deniz bisikleti kiralamak. Kano dalgalı denizde adalara ulaşımı neredeyse imkansız kılıyor. Yaklaşık 1 saatlik turla üçünü de rahatlıkla gezebilirsiniz. Bunun yanında eşsiz plajın ve denizin tadını çıkarabilirsiniz. Ancak dönüşte son otobüsün saat kaçta olduğunu öğrenmeyi unutmayın.
Saranda merkeze gelirsek Jericho Kokteyl Bar birçok kaynakta karşınıza çıkacaktır. Sahildeki yürüyüş yolunda girişe yakın olan bu mekanda klasik kokteyllerin yanı sıra kendi yarattıkları birbirinden lezzetli kokteylleri de denemelisiniz. Fiyatları da gayet uygun. Burada etin yanında deniz ürünleri de gayet taze ve uygun fiyatlı.
Şu anda bilinen derinliği 50 metre, sıcaklığı 10 derece olan kaynak suyu Blue Eye (Syri Kalter)
Saranda çevresindeki günlük gezilerimizin son durağı Blue Eye (Syri i kaltër) oldu. Saranda’ya 30 kilometre mesafede olan bu yer için günlük turlar mevcut. Eğer turları tercih ederseniz kişi başı 15 Euro ödemeniz gerekiyor. Eğer kalabalık grup olursanız pazarlığa açıklar. Bir diğer alternatif ise taksilerle anlaşarak gitmeniz. Ancak fiyat çok fazla değişiklik göstermediği için biz turla gitmeyi tercih ettik. Turla giderseniz dönüşte tüm Saranda’yı tepeden gören Lekursi Kalesi’nde güzel manzarada kahve molası verip bol bol fotoğraf çekebilirsiniz.
Saranda’dan sabah yola çıktık ve yaklaşık 6-7 saatlik yolculuk sonunda başkent Tiran’a geri döndük. Otelimizi önceden ayarlamamıştık ve yol üstünde gezerken birkaç yerden fiyat alıp merkeze yakın bir otelde yer ayarladık. Daha sonra şehri keşfetmek için dışarıya çıktık. Sadece bir akşamımız olduğu için Dajti Express’e gidemedik. Şehri bütünüyle gören bir tepeye çıkan teleferik merkeze belediye otobüsüyle 25 dakika mesafede. Tiran’da restoranlar biraz daha ucuz. İki kişilik tavuk kanadını 8-9 TL’ye, tek porsiyonluk et çeşitlerini yaklaşık 6-7 TL’ye yiyebilirsiniz. Sadece alışveriş merkezi gibi bir yerin çevresine kurulmuş lüks restoranlarda fiyatlar yukarı çıkıyor. Tatilin son anlarına yaklaşırken esas sürpriz bizi son saatlerimizde bekliyormuş. Arnavutluk’un gizli yüzü tesadüfen karşımıza çıktı. Hem de saat henüz akşam 10 olmasına rağmen hiçbir mekanda yer kalmamıştı. Popüler ve İstanbul’da lüks diyebileceğimiz ayarda barlar, kulüplerde her tarzda müzik zevkine göre eğlence bulmak mümkün. Rruga Brigada sokağı ve çevresinde rezervasyonsuz yer bulmanız neredeyse mümkün değil. Ama Colonial Bar’a uğramadan Arnavutluk’tan dönmeyin. Sunumları ve bardakları ile çok farklı bir kokteyl bar olan Colonial’da ne isteyeceğinizi şaşıracaksınız.
Uçağa gideceğimiz gün oteldeki resepsiyonistin ısrarla “havaalanına transfer yok” demesine rağmen onu dinlemeyip Rinas Express’i bulup havaalanına ulaştık. Havaalanı servisi olan Rinas Express Pazar dahil her gün saat başı karşılıklı seferler düzenliyor. Sadece geç saatlerde bulunmuyor. Türkler’e kardeş yakınlığı gösteriyorlar ve çok saygı duyuyorlar. Ancak pazarlık edin ve alternatif yollar aramaktan vazgeçmeyin. Çünkü herkes birbirinden komisyon alarak iş yapıyor ve sizi o şekilde yönlendiriyor. Herşeye rağmen ucuz, doğal güzelliklerle dolu bu muhteşem ülkeyi bu kadar doğalken kaçırmayın ve planlarınız arasına alın… Ağustos 2015
İyi tatiller…
Yazı ve fotoğraflar: Efe Balakin
Türkiye'nin Maldivleri Salda Gölü yazımı buradan okuyun.
Rehber niteliğindeki gezi yazılarımın tamamını buradan okuyun.
Daha fazla günlük paylaşım için instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için