Bu benim ikinci vizesiz Karadağ (Montenegro) seyahatim. Üç yıl önce büyük oğlumla birlikte gitmiştik. Bu defa bütün aile birlikte keşfettik Karadağ'ı. İlk seyahatimizde araç kiralamadığımız için her yerini gezememiştik. Sadece Budva ve Kotor'u görmüştük. Bu defa Balkanların en büyük gölünden, en yüksek dağının zirvesine kadar gezilebilecek hemen hemen en önemli yerlerini gezip gördük. Daha önceki yazımda Karadağ'la ilgili detayları yazmıştım. Bu defa ayrıntıları eski yazımdan okumanızı tavsiye ederek yeni bilgiler paylaşacağım. Gezdiğim yeni yerleri anlatmaya başlamadan önce kısaca özetlersem, Karadağ'a THY ile hergün uçak var. Yol birbuçuk saat sürüyor. Havalaanı şehir merkezine uzak. Taksi ile başkent Podgorisa'ya ya da otobüs terminaline gidebilirsiniz. Oteller ve pansiyonlar temiz ve uygun fiyatlı. Karadağ otelleriyle ilgili detaylı bilgi ve rezervasyon için Trivago'dan faydalanmanızı tavsiye ederim. Eğer araba kiralamayacaksanız, vaktiniz de varsa otobüs ve trenle bütün şehirlerini gezebilirsiniz.
Hala vizesiz gidilebilen Karadağ/Montenegro için önceden takip edip alacağınız en ucuz uçak bileti ile yakın olmasının avantajını kullanarak birkaç günlük güzel bir tatil planı yapabilirsiniz.
Petrovac
Havaalanından çıktıktan sonra başkent Podgorisa'yı gezmeyi dönüş yoluna bırakarak Petrovac'a geldik. Temiz bir deniz ve uzun bir sahile sahip Petrovac, Antalya gibi bir tatil şehri. Şehrin tamamı büyük turistik oteller ve pansiyonlardan oluşuyor. Karadağ'ın daha çok tarihi dokusuyla bütünleşen yerleşim yerlerini sevdiğimiz için burada sadece bir kahve molası verip, sahilinde kısa bir yürüyüş yaparak ayrıldık. Eğer tatilimi gezip dolaşıp geçirmeyeyim derseniz ideal bir tatil yeri. Hemen hemen bütün otellerden üç-beş dakika yürüyerek sahile ulaşıyorsunuz.
Sveti Stefan
Daha önce görmemize rağmen yolumuzu biraz uzatıp tekrar görmek istediğimiz yerlerden biriydi. Ada üzerindeki bu yerleşim yeri şimdilerde otel olarak kullanılıyor. Yine denize girebileceğiniz güzel bir sahil var. Bu bölgeyle ilgili detaylı yazımı buradan okuyabilirsiniz.
Budva
Daha önceki gelişimizde iki gün kalmıştık. Bu defa sadece Budva Kalesi'ni gezip, öğle yemeğimizi yedikten sonra bir de denize girip ayrıldık. Detayları diğer yazımdan okumanızı tavsiye ederken geçen süre içinde ki birkaç değişiklikten bahsetmeyi isterim. Budva'da Petrovac gibi yenilenen yüzüyle daha çok turistik ve en kalabalık yerleşim yeri. Kaleiçi yine çok güzel, gezmesi keyifli bir yer. Geçen zaman içinde sahile inen yol üzerinde büyük oteller ve alışveriş merkezi açılmış. Budva'da en sevdiğim şey yemek konusunda sıkıntı çekmemek. Hem fiyat hem de çeşitlilik açısından çok uygun. Eğer kalabalık yerleri seviyorsanız, deniz ve iyi yemek istiyorsanız Budva'da güzel birkaç gün geçirebilirsiniz.
Virpazar ve Skadar Gölü
Geçen defa gelmeyi planlayıp vakit darlığından gelemediğiz Skadar Gölü ilk konaklama yerimiz oldu. Otel Vir, göl kıyısında kalmak için en ideal otellerden. Kahvaltı dahil bir kişi 20 Euro civarında. Odalar göl manzaralı ve temiz. Kahvaltısı zayıf, ana yemekler fena değil. Kalacak olursanız öğle ya da akşam yemeklerinde hemen otelin etrafındaki restoranlarda yiyebilirsiniz. Porsiyonlar, çeşitler ve fiyatlar hepsinde aynı. Bir litrelik ev şarabı 10 euro, ana yemekler 10-15 euro arası.
Skadar Balkanların en büyük gölü. Arnavutluk'la Karadağ arasında da sınır oluşturuyor. Gölü gezdirmek için tekneler var. Bir saatlik gezi için tekne'ye 25 euro. Ayrıca kişi başına da 2 euro ödeme yapıyorsunuz. Göl çok çeşitli balığa, bitkiye ve kuşlara ev sahipliği yapıyor. Gölün içinde Osmanlıların sınır için inşa ettiği daha sonrasında hapishane olarak kullanılan Grmožur kalesi görülmesi gereken yerlerden biri.
İçinde çok güzel deltalar olan gölde gezmek keyifli. Gölün büyük bir kısmı nilüfer çiçekleriyle kaplı. Şanslıysanız gölü gezdiğiniz teknenin rehberi size nilüfer çiçeğinden harika bir kolye yapıp hediye edecektir.
Göl kıyısındaki köylerde bağcılık gelişmiş. Ev yapımı şarapları hem lezzetli hem de çok uygun fiyatlara satılıyor.
Rijeka Crnojevica
Gölün başka bir kıyısı. Vir'den buraya araba ile bir saate yakın sürede ulaşıyorsunuz. Burada yerleşimden çok restoran ve kafeler bulunmakta. Güzel bir yemek ya da kahve sonrası fotoğrafta gördüğünüz teknelerle gölde gezi yapabilirsiniz.
Kalmak isteyenler için hemen göl kıyısında birkaç küçük pansiyon bulunmakta.
Karadağ gezisi boyunca en lezzetli yemeği burada yedik diyebilirim. Pizza ve et çeşitlerinin yanında gölün balıklarından oluşan mönüsü çok lezzetliydi. Ana yemekler ve balıkların porsiyonu 10-15 euro arasında. Ev şarabı yine aynı fiyat. Ama doğanın güzelliği, temizlik, sunum ve lezzet ödediğiniz fiyatın üzerinde diyebilirim.
Kotor
İlk gezimizde bizi büyüleyen Unicef'in koruması altındaki Kotor yine aynı güzellikteydi. Koruma altında olduğu için yeni yapılaşma yok. Kotor'da yeni gezdiğimiz yerler bu yazıda ama diğer detayları ilk yazımdan okuyabilirsiniz. Kotor Kalesi, restoranları, tarihi binaları, kiliselerinin yanısıra en popüler buluşma yerlerinden biri. İçinde çok sayıda otel, restoran ve alışveriş yapabileceğiniz mağazalarıyla kale içi gün boyu hareketli. Kotor'a gelip, kale içini gezip, bayrak tepesine tırmanmamak olmaz tabii ki...
240 metre yükseklikteki bayrak tepesine yaklaşık 460 metre fotoğrafta gördüğünüz merdivenlerden geçerek çıkıyorsunuz. Ama tepeye çıktığınızda gördüğünüz manzara buna değer. İkinci defa çıkmama rağmen yine aynı hevesle ve keyifle tırmandım merdivenleri.
Yolun yarısından görünen manzara böyle... Yanınıza sadece su ve fotoğraf makinenizi alarak; spor ayakkabı, ince giysiler ve şapka ile kolayca tırmanabilirsiniz. Sadece çalılıklardan ve ağaç diplerinden uzak durun. İlk defasında değil ama bu tırmanışımızda bir metre boylarında bir yılan gözümüzün önünde taşın altından çıkarak çalıların arasına girdi. Dikkatli olursanız bir sorun yok. Çünkü, aynı anda beşyüz kadar kişi merdivenlerde oluyor.
Ve bayrak tepesi. Buraya çıkıp fotoğraf çektirmemek olmaz. Ama daha sonra çıkacağımız dağın zirvesinden Kotor'un etrafını çeviren dağlarında üzerine çıkacağımızı bilmediğimizden bayrak tepesinden Kotor'u hayranlıkla izledik.
Perast
Kotor'dan arabayla 15 dakika uzaklıktaki bu tarihi yerleşim yeri de görülmesi gereken yerlerden biri. Orada devamlı yaşamıyorsanız içeriye araba ile giremiyorsunuz. Arabanızı dışarıda bırakıp yola yaya olarak devam ediyorsunuz. İnanılmaz güzel tarihi binalarının yanısıra kıyıda güzel restoranlar ve kafeler var.
Perast'tan teknelerle (kişi başı 5 euro) gideceğiniz iki küçük ada görülmeye değer. Fotoğrafını gördüğünüz St. George adasının yanından geçiyorsunuz ama ziyarete kapalı, inip adayı gezemiyorsunuz.
Diğer ada olan Our Lady of the Rocks (fotoğraftaki) adasında bulunan kiliseyi gezebilirsiniz. İçinde çok güzel tavan ve duvar resimleri olan, vebadan korunmak için yapılan kilisenin öyküsü de enteresan.
National Park Lovcen'e giderken...
Dağın zirvesine çıkmak için sadece tek arabanın geçibildiği dağ yolunu kullanıyorsunuz. İnanılmaz keskin virajların olduğu yol biraz zorlayıcı ve ürkütücü. Hem çıkmak isteyip hem de ilk fırsatta geri dönmek istediğim bir yol oldu. Ama tamamladığımıza çok memnun oldum. Arkamda görünen manzara da, sağ tarafımda görünen yer Kotor Körfezi, sol tarafımdaki ise Tivat şehri. Kotor'un etraındaki dağlar ne kadar yüksek derken onların çok ama çok üstüne çıkmak farklı bir duygu. Bulunduğum yer zirveye çıkmadan önce ki manzara noktalarından biri. Yolun burasından sonra işaretleri takip ederek yürüyerek de zirveye ulaşmak mümkün.
1560 metre yükseliğindeki zirveye ulaşmak için aracınızdan indikten sonra hemen hemen tamamı tünel içinden giden zorlu bir merdiven yolunu da tamamlamanız gerekiyor. Merdivenleri bitirdiğinizde sizi karşılayan dev boyutlardaki Njegoš heykelleri oluyor. Hemen arkasında kapalı mekanda başka bir heykel daha bulunmakta. İsterseniz buradan sonra merdivenlerden geri dönüp aşağıdaki restoranda güzel bir yemek yiyerek ya da kahve içerek dinlenip geri dönebilirsiniz. Ya da...
Kişi başı 3 euro verip (öğrencilere indirim var) içinde mezar bulunan özel bir odaya ve dağın zirvesindeki manzara noktasına gidebilirsiniz. Buraya geldikten sonra buraya girmemek olmaz. Zirvedeki manzara noktasına gitmek için yine uzun bir yol sizi bekliyor.
Sonrasında 1560 metre yükseklikte bulutlara elinizi değecek kadar yakınken manzara da nefes kesici. O noktaya çıktıktan sonra dağcıların neler hissettiğini ve neden hep daha yükseğe tırmak istediklerini anladım. Buna değermiş.
Sahilde denize girerken dağın zirvesinde kar vardı. Zirveden inip restoranda birşeyler içip manzaranın tadını çıkardıktan sonra dönüş yolunda kuru etleri ve keçi peyniriyle ünlü Njegusi'de yemek molası verdik. Bir uyarıda bulunmam gerekirse, eğer yemek yemeği düşünüyorsanız dağdaki restoranı tercih etmenizi öneririm. Ama köyden eve getirmek için aldığımız peynir ve et muhteşemdi. Havaalanına giderken uğradiğımız Podgorisa'yı çok az gezebildik. Küçük, yeşillikler içinde sakin bir şehir. Vaktimiz az olduğu için uzun uzun gezemedik. Sadece yol üzerinde ki AVM'ye uğrayıp içindeki marketten şarap, et ve peynir aldık.
Bir Karadağ gezisini daha biz böyle bitirdik... Hala vize istemeyen Karadağ'a gitmek için tek yapacağınız en ucuz uçak biletlerini takip edip, valizinizi hazırlamak. Şimdiden iyi tatiller dilerim Temmuz 2013
Hırvatistan'la ilgili yazıma linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için