Kocaeli'ne bağlı küçük bir belde konumunda olmasına karşın keşfedecek çokşey var aşıklar yöresi Maşukiye’de. İstanbul’a bir-birbuçuk saat uzaklıkta, temiz havası, yoğun bitki örtüsü, şelaleleri ve orman içinden gelen Aygır Deresi’nin aktığı şahane bir vadi. Maşukiye’ye yaklaşırken onu eteklerinin altına alan zirvesi hala karla kaplı Kartepe insana bahar ve kışı bir arada yaşatıyor. Son olarak bundan 6-7 yıl önce gittiğimiz Maşukiye’ye bu kez İzmit’te askerliğini yapan oğlumuza ziyaretimiz vesile oldu. Dere üzerine kurulu masalarda su sesleri ile yemeğimizi yerken hem askerimizi görmenin hem de eski anılarımızı tazelemenin keyfini çıkardık. Yemyeşil ağaçların üstünde çeşit çeşit cıvıldaşan kuşlar, daha bir saat once İstanbul’un o yoğun trafiğinde olduğunuzu unutturuveriyorlar.
Restoranlar çok, yemekler güzel. Meşhur kiremitte alabalığı ve mantarı buz gibi bir bira veya bir kadeh rakı eşliğinde şahane gidiyor. İstanbul’da bir dilim ekmeği yemeğe korkarken, burada çıtır çıtır kızarmış ekmeler farkına varılmadan yanında gelen tereyağı ve kiremitte peynirle afiyetle yeniyor. Suyun sesini dinle, kuşlara bak, bu ne ağacı derken önünüze geleni silip süpüyorsunuz.
Yemeği fazla kaçırırsanız korkmayın, yürüyüş yapmak için çok güzel orman yolları var. Yemekten sonra dere kenarındaki yolu takip ederek etrafı küçük bir keşfe çıkın. Temiz havayı ciğerlerinize doldurup, doğanın keyfini çıkarın. Buraya kadar gitmişken, ister Kartepe’ye, isterseniz de Sapanca Gölü’ne uzanın derim. Yazın çeşitli su sporlarının yapıldığı göl ve çevresi çok güzel. Sıcaklara kaldıysanız mayonuzu yanınınza almayı da unutmayın. Etrafında yemek yemek için bol seçenek ve piknik alanları var. İsterseniz alın mangalınızı yanınıza, çiftlikten aldığınız alabalığınızı kendiniz pişirin. Tercih size kalmış. İnanın her türlü iyi vakit geçirereceksiniz. Biz arabayla etrafa göz atarken, göl kenarında değil ama, çok güzel konumlanmış, sadece kuş seslerinin duyulduğu, çimenlerin üzerine yerleştirilmiş masalarıyla çok güzel bir yer bulduk. Yemeğimizi yediğimiz için burada da çay molası verdik. İstanbul’da neredeyse aldığımız havaya bile para vermeye alıştığımız için içtiğimiz çayın bize ikramları olduğunu söylediklerinde çok mahçup olduk. Bu nazik davranışları için, teşekkür edip ayrıldık. Ben böyle doğayla içiçe olan yerlere gidince eve dönmek istemem, isterim ki beni orada unutsunlar. Ama çaresiz oğlumuzu tekrar asker ocağına teslim edip, ailece çok güzel bir gün geçirmenin keyfiyle ve en kısa zamanda tekrar gitme hayalleriyle, biz de paşa paşa evimizin yolunu tuttuk. (Ben bu yazıyı yazana kadar oğlum terhis oldu bile.)
Notlar: Biz günübirlik gittik. Ama isterseniz kalacak güzel yerler var. Haftasonu sıkılmadan vakit geçirebilirsiniz. Yemeğimizi Vadi restoranda yedik, çayımızı da Cansu’da içtik. Yemek çeşitleri hemen hepsinde aynı. Siz ortam olarak tercih yapın derim. Vadi restoran dere kıyısında, küçük şelaler, ve etrafındaki orman muhteşem görüyor. Ama su sesi fazla gelip, sizi yorar, rahatsız olurum derseniz, doğrudan Cansu restoranına gitmenizi tavsiye ederim. Özellikle küçük çoçuğunuz varsa, çeşitli oyun sahaları, parkları, içinde yürüyüş yollarıyla daha sakin, daha huzur verici bir mekan.
Ulaşım: İstanbul istikametinden gelenler için, İzmit doğu-Uzunçiftlik turnikelerinden çıktıktan sonra 500 mt. ilerden sağa Sapanca kavşağına sapılarak 10 km. sonra Maşukiye’ye varılıyor. Ankara yönünden gelenler için, Sapanca turnikelerinden çıkıp , sola dönüldükten 9 km. sonra Maşukiye’ye ulaşmak mümkün. Haziran 2009
Bu yazıyı beğendiyseniz, bunları da deneyin. Üye olun yeni yazılar emailinize gelsin.
Yorumlar
Bu arada siteniz çok güzel olmuş.
Elinize sağlık...
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için