Fethiye, Ölüdeniz’de geçirdiğimiz iki güzel günden sonra sonra Kalkan’a doğru yola devam ediyoruz. Yolumuzun üstünde ilk olarak Saklıkent Kanyon’u var. Aynı zamanda Milli Park olan kanyonun, onbeş kilometre uzunluğunda olup, yüksekliğinin yer yer altıyüz metrelere kadar çıkmakta olduğu söylenmekte. Kanyon, çok güçlü ve hızlı akan buz gibi kaynak suları, sarp kayalıkları ile doğa tutkunları için de, iyi bir yürüyüş alanı. İlkbahar ayında da gezmiş biri olarak, rahat rahat gezmek istiyorsanız sonbahar aylarını tercih etmenizi özellikle tavsiye ederim. Sadece birkaç saatinizi alacak kanyon gezisi, herkes için değişik ve heyecanlı bir deneyim olacaktır.
Kanyon gezi notları:
- Öncelikle kanyonda rahat gezmek için, sağlam ve altı sert deniz ayakkabılarına ihtiyacınız var. Hem taşlarda rahat yürümek için, hem de çamurlu suyun kayganlaştırdığı kayalardan, kaymamak için çok gerekli. Eğer yanınızda ayakkabınız yoksa orada kiralayabilirsiniz.
- Kıyafet olarak ise, içinize mayonuzu, üstünüze sadece bir tişört giyin. Eğer sonbahar aylarında giderseniz kısa bir şort da giyebilirsiniz. Aksi halde giysileriniz ıslanıp serin olan kanyonda sizi rahatsız edecektir. Yanınıza mümkünse sadece boynunuza asacağınız küçük su geçirmez bir çanta içinde fotoğraf makinenizi alın. Çünkü çamurlu ve hızlı akan suda bastığınız yeri göremediğiniz için dengenizi kaybetmek çok kolay. Diğer eşyalarınızı aracınızda bırakın. Yürümek o kadar zordu ki, biz Mayıs ayında doğru dürüst resim bile çekemedik.
- Milli Park olduğu için kanyona giriş ücretli. Giriş 3,50 TL. olup, öğrencilere indirimli.
- Kanyon ağzına, güçlü ve gür akan suyun üzerine yapılmış yüzelli metre uzunluğundaki asma, tahta merdivenlerden geçerek, ulaşıyorsunuz.
- Kanyona girişte, çok güçlü akan su hemen hemen belinize kadar gelmekte. Yolun en zorlu kısmı da burası zaten. Biz geçen sene Ekim ayında gittiğimizde, su seviyesi hem girişte, hem kanyon içinde çok düşüktü. Neredeyse ayak bileklerimize bile gelmeyen suda, kanyonu gezdik. Ama Mayıs ayı suyun en yoğun olduğu aylardan biri olduğu için bu sefer bayağı zorlandık (aşağıdaki fotoğraf Ekim ayında çekildi). Geçen sefer gittiğimiz yere bile ulaşamadık. Bu arada size bu sudan kolay geçmenin bir püf noktasını vereyim. Yürürken ayaklarınızı yerden kaldırmayın, sürükleyerek ilerleyin. O zaman akan suya karşı dengenizi korumak daha kolay oluyor. (Deneyimli sporculardan öğrenip, uyguladığım bir bilgi.)
- Kanyon girişini daha kolay ve emniyetli geçmek, gezerken de daha rahat olmak isterseniz, yöre gençlerinden rehberlik hizmeti alabilirsiniz.
- Kanyonu, ancak belli bir noktaya kadar gezmek mümkün. Ondan sonra yer yer boyu aşan suda ve daralan yolda ilerlemek mümkün değil. Rehberler de, sadece oraya kadar götürüyor. Daha sonrasına devam etmek için profesyonel bir ekip ve ekipmana sahip olmak gerekiyormuş.
- Zaten suda, o kadar çok soğuk ki, belli bir süre sonra içinde kalmak zor. Yer yer başınızı yukarı kaldırdığınız da gökyüzünü kapatan yükseklikteki kayaları ile çok heybetli ve güçlü duran kanyon, bu kadarcık bir yürüyüş sonrası bile sizi etkisi altına alıveriyor.
- Suyun çok yüksek olduğu zamanlar, küçük çocuklar için pek uygun değil, ama Eylül-Ekim gibi suların çekildiği zamanlarda onlar da, yanlarında bir ebeveynle birlikte rahatça gezebilir.
Kanyonu gezdiniz, yeteri kadar güç sarfedip, üşüdünüz, yoruldunuz. Sıra, sıcacık güneş altında ısınıp enerjinizi yenilemeye geldi. Yazının girişinde, dere kenarına sıralanmış restoranlar var demiştim. Bir yandan dinlenirken, isterseniz mangalda pişmiş et ile yanında buz gibi biranızı içerek, isterseniz yöre kadınlarının yaptığı gözleme ve ayran ile yemek işini halledin.
Eğer mayıs ayında oralardaysanız, muhteşem renkli, zarif yusufçuklar siz yemeğinizi yerken etrafınızda dans ederek uçuşacaklardır, izlemeyi unutmayın. Bu güzel ve değişik deneyimi yaşamak için Kanyon yakınlarından geçerseniz uğramayı ihmal etmeyin derim. Bu arada kanyonun sonunda ne olduğunu merak edenlere... Ben söylemeyeceğim gidince kendiniz sorun öğrenin bakalım... Kanyonu gezdik, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı anılarımızın arasına kaydettik. Patara Plajına gitmek için tekrar yola koyulmaya hazırız... Temmuz 2009
Bu tarifi beğendiyseniz, bunları da deneyin. Üye olun yeni yazılar emailinize gelsin.
Yorumlar
Gerçekten müthiş bir yer....
Sudan geçtikten sonra bacaklarımız kıpkımızı ve hissetmiyordu.
Sizde o kadar güzel anlatmışsınız ki....
Gezimizi bize tekrar hatırlattınız...
Orda çektirdiğimiz resimlere baktım...
Teşekkürler...
sudan çıktığımızda bacaklarım kızarmış ve hissetmiyor gibiydi..
Mutlaka herkesin görmesi gereken bir yer...
Sizde çok güzel anlatmışsınız....
teşekkürler....
canım şimdi kalkıp saklıkente gitmek istedi yani :)
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için