Bu Limon çok yaramaz!!!
Limon'u artık hepiniz tanıyorsunuz. Bizim üçüncü oğlumuz. Artık bize ve evimize iyice alıştı. Kıvırcık yemeyi öğrendi (hem de bayılarak), şimdi üzüme alıştırmaya çalışıyoruz. İyice tombullaşıp, büyüyüp güzelleşti. Bir o kadar da sevimli oldu yaramazımız.
Artık bizden biri ya, evde de kendine ait özel yerler oluşturdu. Kafesini açar açmaz doğru oralara. Ama en sevdiği yer kaza geçirip kanadını incittiği yer. Tahmin ettiniz tabii. Salondaki ayna. Oraya gitmesin diye kağıt kapladık, ama o bizden akıllı çıktı. Kağıdı parçalayıp kendini görecek kadar yer açtı. O da yetmedi aynanın içinden tepelere kadar tırmandı. Sonunda ya ayna oradan gidecek, ya da artık sadece Limon'un aynası olacak... Aynada durum böyleyken, Benjamin çiçeğimiz de kendini Limon'a feda etti. Artık Limon'un olan dalları kurumaya başladı. Bu arada onu izlemek o kadar eğlenceli ki, Limon'suz hayat nasılmış hiçbirimiz hatırlamıyoruz...