Kotor... Tarihi dokusu, mükemmel denizi en çokta sakinliği ve huzuru ile bizi büyüledi... Tamamını yürüyerek yaklaşık üç saatte gezdiğimiz Unicef'in koruması altındaki bu küçük tarihi şehir, birçok eksiğine rağmen önümüzdeki yılların en popüler gezi yerlerinden biri olmaya aday. Yine büyük oğlumla başbaşa, omzumuzda sırt çantamız kısa bir tatil yaptık. Anne-oğul, plansız programsız, canımızın istediği gibi gezmeyi çok seviyoruz. Niyetimiz Hindistan'dı ama beş güne sıkıştırmaktan vazgeçince, daha yaz başından beri gitmeyi düşündüğümüz Montenegro'yu görelim istedik. Daha önceki Hırvatistan tatilimiz de olduğu gibi, "gözde bir tatil beldesi" olmadan, iyice kalabalığa karışmadan o güzel Adriyatik kıyılarını adım adım keşfe devam ettik. Hemen bayram öncesi çıktığımız bu tatil yazısı ise, yıllar sonra tekrarlayan boyun fıtığım yüzünden bu zamana kaldı. Beş günlük Montenegro (Karadağ) gezimiz de hedefimiz, iki ünlü kıyı şehrini Budva ve Kotor'u gezip, ardından Dubrovnik'e de günü birlik bir ziyaret yapıp tamamlamaktı. Fakat, Kotor'u o kadar çok sevdik ki, Dubrovnik ziyareti aynı Hırvatistan gezimizde olduğu gibi yine başka bir bahara kaldı. Tabii Kotor'u çok sevince yazıyı da sonundan başlayarak yazmak zorunda kaldım. Kısacası, ilk gittiğimiz şehir Budva olmasına rağmen, önce Kotor'u sizlerle paylaşmak istedim. (Bir ay önce tekrar gittim ve yeni bir yazı paylaştım. Bu yazımı okuduktan sonra yeni Karadağ yazımı da okumanızı tavsiye ederim.)