Nedendir bilmem... Ev halkına, bal kabağını bir türlü sevdiremedim. Onlara inat, ben de, o nefis rengine, yumuşacık dokusuna ve kendine has aromasına aşığımdır. Ama gelin görün ki kimseler yemeyince evde de pişirilmiyor. Ama pes etmek yok. İbni Sina'nın bile kansere karşı koruyucu olarak önerdiği, antioksidan deposu bal kabağı yenmeli, öyle ya da böyle onlara da yedirilmeli. Siz de aynı sorunu yaşıyorsanız, arada çorbasını, arada da bol çikolata katkısıyla hazırlayacağınız bu tartı deneyin derim. Ev halkı, çıtır tabanın üstünde ki, o yumuşacık ağızda eriyen kreması ile bal kabaklı çikolatalı tartı afiyetle yiyecektir. Beta karoten zengini, bu mucizevi besin kaynağını mevsiminde bolca tüketmenin yanısıra, diğer zamanlarda kullanmak için de, püre halinde hazırlayıp saklamanızı öneririm.

Bal kabağını o kadar seviyorum ki, kış aylarının domates meyvesi gibi benim için. Öyle bol şekerli tatlısı bizde hiç pişmez, ama fırında şekersiz tatlısına bayılırız. Dondurmasından köftesine, salatasından pancake ve poğaçasına, çorbası, fırında şekersiz tatlısı, patatesli makarnası ve yaz domatesleriyle yaptığım salsa sosu soframızdan eksik olmaz. Yazdığım tariflerin hepsini, tek dosya içinde tarifin altındaki linkten bakıp deneyebilirsiniz. Bugün de, arası yumuşacık cheesecakedolgulu, mis gibi portakal kokulu ve çikolatalı keki var. Kocaman bir kek oluyor. Hemen deneyin derim. Her tarafta kar yağarken, bir fincan çay, kahve eşliğinde peynir dolgulu bal kabaklı kekin tadını çıkarın. Şimdiden afiyet olsun.