Portakallı anne keki ya da tepsi keki... En klasik adı anne kekidir, her ne kadar tepsi keki de denilse. Şimdiki gibi çeşit çeşit kek kalıpları ve onlarca değişik kek tarifi yokken, hepimizin evlerinde davul fırınlarda pişen en klasik kek. Çocukken pek tatlıcı değildim, ama portakal kokusu için yediğim nadir keklerdendir. Kışın portakalla yaz aylarında da kıştan yapılmış portakal marmelatıyla yapardı annem. Bir kase içinde hızlıca çatalla çırpılırak hazırlanan kek hamuru, kocaman fırın tepsisine dökülür, davul fırında pişerken ev mis gibi kokardı. Bu lezzeti ve kokuyu hepimiz hatırlarız. Mis kokusunun yanı sıra, benim en sevdiğim kısım, fırından çıkınca üzerine elleyip, o yumuşacık dokuyu hissetmekti. Misafir geldiğinde, çay demlenene kadar hazırlanıp, ılık ılık servis edilirdi hemencecik. Ya da pazar günleri kahvaltıdan sonra hemen fırına atılırdı bir tepsi, öğleden sonra çay keyfi için. Yıllardır yapmıyordum, belki on-onbeş yıl olmuştur. Evde uzun sürecek tadilat işlerimiz var. Ustalar evimizi güzelleştirirken, biz de eşimle bahçe işlerini yapıyoruz. Yağmurlar çok yağınca çıkan otlar tek tek elle temizleniyor, budanacak ağaçlar, çiçekler, değiştirilecek saksı toprakları derken vakit nasıl geçiyor anlamıyoruz. İkindi çayının yanına her gün birşeyler hazırlamak zorunda kalınca bu kek geldi aklıma. Eski defterleri karıştırıp, (kimseyi arayıp tarif sormaya gerek kalmadan) tarifi bulunca da koca bir tepsi yaptım ve iki günü kurtardım (bu arada ustalardan tam not aldı). IG'de fotoğraf paylaşınca da tarif isteyen arkadaşlar için hemen yazdım (fotoğraflar biraz aceleye gelse de), ayrıca hazır yapmışken, blogda da bulunsun istedim bu mis gibi portakalkokulu, yumuşacık, puf puf, ağızda eriyip giden tepsi keki. Bir kere tadını hatırlayınca, bundan sonra sık sık yapacağım gibi görünüyor. Herkesin bir anne keki tarifi vardır, bu nefis tadı özleyip, benim tarifimle deneyecek arkadaşlarıma şimdiden afiyet olsun.