Rivayete göre, büyük tufanda Nuh peygamber ve yanındakiler, gemiden 10 Muharrem’de çıkmışlar. Karınlarını doyurmak için de, gemide ne varsa arta kalanlardan bir güzel yemek pişirmişler. Ortaya çok lezzetli bir tatlı olan "Aşure" çıkmış. Bizlere de bunu devam ettirmek kalmış.Bereketi, bolluğu en çok da, paylaşımı anımsatan bir tatlı olan aşureyi hazırlarken, biz de arkadaşım Şeyda ile güzel bir paylaşım yaptık, o bu mükemmel aşureyi hazırladı. O hazırlarken ben de sizin için yanında bulunup ölçülendirip tarifini aldım.Eski İstanbul evlerinde en az yedi çeşit erzak konularak hazırlanan aşureye, kırk çeşit erzak koyan da olurmuş. Kırkı tamamlayamayanlar ise bir kaşık bal atarlarmış aşure tenceresine "nasıl olsa arılar kırk çeşit çiçeğin tozunu almışlardır" diye. Biz sevgili arkadaşım Şeyda ile kırk çeşidi tamamlayamadık ama, gerçekten çok lezzetli bir aşure hazırladık. Bu güzel tarifini bizimle paylaşan arkadaşıma da tekrar çok teşekkür ediyorum.